Oruç tutarken metabolizma neler yapar?

27 Temmuz 2013 Cumartesi Sahurda niyetlenmemiz ile başlayan iştah ve susuzluk, iftarda orucumuzu açmamız ile son bulur. Bu zaman diliminde oluşan açlıkta,   metabolizmamız; yaşama devam edebilmemizi sağlamak açısından hiç durmadan çalışmaya devam eder. Fakat her zamankinden biraz farklı bir şekilde…Normal koşullarda metabolizmamız enerji üretebilmek açısından tükettiğimiz besinlerden yararlanır. Oruçluyken ise, bedene alınan besin olmadığı açısından metabolizma kendisine taze enerji kaynakları aramaya başlar ki, metabolizmanın bu yapıda enerji üretebilmek açısından ulaşabileceği tek kaynağı vardır. Bedenimiz…Dokularımızda hayatın devam edebilmesi açısından gerekli olan kaynak glikozdur. Bu sebeple metabolizma, yaşamı sürdürebilmek açısından dokulara düzenli olarak glikoz sağlamak zorundadır. Metabolizma, beden açken glikozu bulabilmek açısından bedendeki depoları yıkmaya başlar. Glukagon adı verilen hormon başta olmak üzere farklı hormon ve enzimlere metabolizma gerekli yıkım emrini geç kalmadan verir.Vücudumuzda zor günler yani iştah durumları açısından saklanan farklı depo kaynakları vardır. Bunlar kaslarımızda depo edilen glikojen, o hiç sevmediğimiz yağlarımız ve iştah uzun süre devam ederse “son çare” olan kaslarımızdır.Karaciğerimiz, sahurdan birkaç saat sonra yıkıma başlamış olur. İlk hedef, kaslarda olan glikojen depolarıdır. Sahurdan yaklaşık 4–6 saat sonra ise kendisine taze kaynaklar aramaya başlar. Fakat karaciğer yalnızca yıkıcı değil aynı zamanda üretici bir organdır. Bedenimiz açısından gerekli olan enerjiyi üretebilmek adına, diğer depoları glikoza çevirmeye başlar.Genelde nefret edilen yağ depoları da iştah durumunda bizi yaşatmak açısından seferber olurlar. Açlığın daha uzun sürmesi halinde vücudu garanti altına almak adına, kendilerini parçalayarak karaciğere doğru yola çıkarlar. Buradaki amaç, keton cisimler oluşturarak beynin çalışmasını sürdürmesini sağlamaktır. Açlık süresi uzadıkça beyin ketonlar sayesinde çalışmaya devam edebilecektir.